Adak Adama Çeşitleri Nelerdir? | İslami Forum, Dini Forum, İslami Forum Sitesi

Adak Adama Çeşitleri Nelerdir?

Admin

Administrator
Yönetici
Admin
Katılım
Nis 14, 2019
Mesajlar
1,643
Tepkime puanı
76
Puanları
0
Adak Adama Çeşitleri Nelerdir?

546

Adak nedir, ne için adanır? Adak ne olabilir? İslam’da adak adamanın hükmü ve şartları.
Arapça’da nezir (nezr) diye ifade edilen adak fıkıh dilinde, “bir kimsenin dinen yükümlü olmadığı ibadet cinsinden bir şeyi kendisi için vacip kılması”nı ifade eder.
 

Admin

Administrator
Yönetici
Admin
Katılım
Nis 14, 2019
Mesajlar
1,643
Tepkime puanı
76
Puanları
0
ADAĞIN MAHİYETİ

Adak; Allah Teala’ya ibadet amacıyla, mükellef olmadığı halde mübah olan bir işi yapmayı kararlaştırmak, böyle bir işi kendisine vacip kılmak ve bu konuda Allah’a söz vermek demektir. Arapça’da adağın karşılığı “nezir” olup, çoğulu “nüzür” dür.

Allah rızası için ibadet sayılan bazı şeyleri adamak sevaba vesiledir. “Adağım olsun ki Allah rızası için yarın oruç tutayım” veya “yoksullara şu kadar para vereyim” denilmesi gibi.

Dünyaya ait bir amaç için yapılacak adaklar makbul değildir. “Filan işim yoluna girerse üç gün oruç tutayım” veya “yoksullara şu kadar para vereyim” denilmesi gibi.

Bu şekilde dünyevı bir gaye için yapılacak bir ibadet ve taat yüce bir maksada değil dünyalık isteğine dayanmış olur. Bu ise ibadetlerde bulunması gereken ihlasla bağdaşmaz. Zaten böyle bir adak kaderi değiştiremez. Kaderde yazılı olan ne ise o meydana gelir.

Belki dünyada bir takım nimetlere kavuşma veya bir takım sıkıntılardan kurtulma halinde Allah’a şükür için fazla ibadet ve taat, hayır ve hasenat yapmak daha uygun olur.

Bununla birlikte aşağıda şartlarını belirleyeceğimiz ölçüler içinde yapılacak adakları yerine getirmek vacip olur.

Adak önceki semavı dinlerde de yer almış bulunan bir ibadettir. Kur’an-ı Kerim’de Hz. Meryem ile ilgili kıssada adaktan şu şekilde söz edilir: “Hani İmran’ın karısı şöyle demişti: Rabbim! Karnımdakini yalnız sana hizmet etmesi için adadım. Bunu benden kabul buyur. Allah’ım! Sen her şeyi çok iyi işiten ve çok iyi bilensin.” Ve yine Hz. Meryem’e şöyle hitap edilmişti: “İnsanlardan birini görürsen; ‘Rahman olan Allah’a konuşmama orucu adadım, bugün kimse ile konuşmayacağım’ de”

Allah Teala şöyle buyurur: “Onlar, adaklarını yerine getirsinler” “Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyi niçin söylüyorsunuz?” Hz. Peygamber (s.a.s.) de meşru konulardaki adakla ilgili olarak şöyle buyurmuştur: “Her kim Allah’a itaat edeceğini adarsa itaat etsin, her kim de Allah’a ısyan edeceğini adarsa, Allah’a asi olmasın.”
 

Admin

Administrator
Yönetici
Admin
Katılım
Nis 14, 2019
Mesajlar
1,643
Tepkime puanı
76
Puanları
0
ADAĞIN ŞARTLARI

Adağın İslamı hükümlere göre geçerli olabilmesi için şu şartların bulunması gerekir:

1) Adanan şeyin cinsinden bir farz veya vacibin bulunması gerekir. Bir kimse, “üç gün oruç tutayım”, “on rekat namaz kılayım” veya “bir kurban keseyim” diye adakta bulunsa bunları yerine getirmesi vacip olur. Çünkü bunların cinsinden farz veya vacip ibadetler vardır. Fakat, “hasta ziyaret edeyim” veya “mevlit okutayım” diye yapılacak adağın yerine getirilmesi gerekmez. Çünkü bunların cinsinden farz veya vacip yoktur.

2) Adayanın akıllı ve ergen olması gerekir. Küçüğün veya akıl hastasının yaptığı adağın yerine getirilmesi zorunlu değildir.

3) Adanan şeyin cinsinden olan farz veya vacip, başkasına bağlı olarak değil, kendi başına bir ibadet olmalıdır. Mesela, “iki rekat namaz kılayım” diye yapılan adak geçerli iken “abdest alayım” veya “tilavet secdesinde bulunayım” diye yapılacak bir adak geçerli olmaz. Çünkü abdest ve tilavet secdesi kendi başına bir ibadet amacıyla yapılmaz. Belki asıl ibadetlere birer vesiledir.

4) Adanan şey o anda veya gelecekte zaten yapılması gereken bir farz veya vacip olmamalıdır.

“Yarın sabah namazını kılayım” veya “vitir namazını kılayım” yahut zengin mukim kimsenin “bu yıl kurban bayramında kurban keseyim” diye yapacağı adaklar geçerli olmaz.

5) Adanan şey, temelde Allah’a ve Peygamber’ine isyan niteliğinde olmamalıdır. Mesela, “ şu işim olursa kendimi Allah yolunda kurban edeyim ” diye yapılacak adak geçerli olmaz.

Ancak temelde meşru iken, başka bir sebepten ötürü yasaklanmış olan bir şeyi adamak geçerlidir. Mesela; bir kimse Ramazan bayramının birinci gününde veya kurban bayramının dört gününde oruç tutmayı adasa bu geçerli olur. Ancak o günlerde oruç yasaklandığı için tutmayıp sonra kaza eder. Bununla birlikte o günlerde orucunu tutsa adağını yerine getirmiş olur.

“Şu işim olursa Allah için oğlumu kurban edeceğim ” diye yapılan adak, Ebu Yusuf ve İmam Şafiı’ ye göre geçerli olmaz. Çünkü bu caiz olmayan bir adaktır. Ebu Hanife ve İmam Muhammed’e göre bu durumda bir koyun kurban edilmesi gerekir. Çünkü İbrahim (a.s), oğlu İsmail’in yerine böyle bir kurban ile emrolunmuştur.

6) Adanan şeyin yerine getirilmesi imkansız olmamalıdır. Mesela; “Allah için dünkü günü veya geçen falanca günü oruç tutayım” diye adak yapılsa bir şey gerekmez. Çünkü böyle bir ibadetin yerine getirilmesi imkansızdır.

“Filan zatın geleceği gün oruç tutayım” diye yapılan adakta, bu zat gece gelse veya gündüz zevalden sonra gelse artık oruç tutma imkanı olmaz. Sabahtan oruca engel bir hal olmaksızın gelmişse zevalden önce niyet edilerek oruç tutmak mümkün olur.

7) Adanan şey bir malın sadaka olarak verilmesi ise, mal adayanın mülkünden fazla olmamalı veya başkasına ait bulunmamalıdır. Çünkü adağı yapan kimse ancak mal varlığı kadar bir tasaddukta bulunabilecektir. Diğer yandan başkasının malını tasaddukta bulunmayı adamak da geçerli değildir.
rünbülalı, Merakı’l-Felah, s. 117 vd.; Zühaylı, age, II, 690 vd.; Bilmen, age, s. 318 vd.
 

Admin

Administrator
Yönetici
Admin
Katılım
Nis 14, 2019
Mesajlar
1,643
Tepkime puanı
76
Puanları
0
ADAK ÇEŞİTLERİ

Adak genel olarak şarta bağlı olan ve şarta bağlı olmayan diye ikiye ayrılır.

1. Şarta Bağlı Olan Adaklar:
Bunlara “ muallak adaklar ” da denir. İkiye ayrılır:

a) Gerçekleşmesi istenen bir şarta bağlanan adaklar. Mesela, “hastalığım iyileşirse şu kadar oruç tutayım” veya “kurban keseyim” diye yapılan adak şartlıdır. Bu hastalık iyileşirse adağı yerine getirmek vacip Ancak meşru olmayan şifa dileğine dayalı adak yapılamaz. Mesela, “Ey mübarek zat! Sen hastama şifa verirsen veya şu işimi yoluna koyarsan veya bana çocuk verirsen ya da kaybolan şu malımı iade edersen, türben için şu kadar harcayayım” diye yapılacak bir adak geçersiz olur. Böyle bir şifa Allah’tan istenerek yapılırsa, buna bağlanacak adak geçerli olur.

b) Gerçekleşmesi istenmeyen bir şarta bağlanan adaklar. Mesela; bir kimse kendisini sigara içmekten men etmek için, “eğer bundan sonra sigara içersem bir ay oruç tutayım” diye adakta bulunduktan sonra yine sigara içse, bu kimse muhayyer olur. İsterse bu adağını yerine getirir, yani bir ay oruç tutar veya isterse yemin kefaretini uygular. Çünkü sigara içmeme şartı, kendisince istenen bir şey değildir. Bu adak bir çeşit yemin niteliğindedir.

Bir şarta bağlanan adak, bu şartın gerçekleşmesinden önce yapılmaz. Mesela, “oğlum askerden gelince üç gün oruç tutacağım” diye yapılan bir adakta, daha oğlu gelmeden oruç tutulsa adak yerine gelmiş olmaz. Oğlu gelince yeniden oruç tutması gerekir.

2. Şarta Bağlı Olmayan Adaklar:
Bunlara mutlak adak adı verilir. İkiye ayrılır:

a) Muayyen adak. Şarta bağlı olmaksızın belirli bir zamanda yapılması adanan adaktır. “Bu ayın son günü oruç tutayım ” diye adamak gibi.

Adak kurbanı için bir tarih belirlenmişse o tarihte kesilmelidir. Böyle bir tarih yoksa, uygun zamanda kesilebilir. Ancak adak kurbanının arefe günü kesilmesi, normal kurbanların da bir gün önceden kesilebileceği gibi, halkın yanlış bir anlayışa düşmesine yol açmaktadır. Bu yüzden adak kurbanı, diğer kurbanlarla birlikte kesilecekse, kurban bayramı günlerinde kesilmesi tercih edilmelidir.

İmam Züfer dışındaki Hanefı fakihlerine göre, mutlak adakta yer, zaman, belli para ve yoksulu belirlemek boş ve geçersizdir. Bunlara uyulması gerekmez. Mesela, “Cuma günü oruç tutayım”, “Kabe’de şu kadar namaz kılayım”, “şu parayı falanca beldede filanca yoksula vereyim” diye yapılan adaklarda, bunun aksine, başka bir günde oruç tutsa veya başka bir mescitte o kadar rekat namaz kılsa veya o miktarda başka bir parayı başka bir beldede başka bir yoksula verse adağını yerine getirmiş olur.

Kısaca yer, kişi, zaman ve benzeri sınırlayıcı şartlar sıkıcı ve yerine getirilmesi güçlük doğurabilen şartlar olup, bunlara uyulması gerekmez. Bunların bazıları anlamsız şartlardır. Belirli bir parayı vermeye zorlanmak ve uzun süre bu parayı adak amacıyla saklamak anlamsızdır. Onun yerine, aynı değerdeki başka bir para da bu işi görebilecektir.

b) Gayri muayyen adak: Bunlar herhangi bir şart veya zaman söz konusu olmaksızın yapılan mutlak adaklardır. “Üç gün oruç tutayım” veya “bir kurban keseyim” diye yapılan adak gibi.

Bir şarta bağlı olmayan adakların da yerine getirilmesi gerekir. Belirli bir zamanda yapılması adanan adak, başka günde kaza edilebilir. Belirlenen yer ve kişi de değiştirilebilir.

Adak konusu kurban ise, bunun kurban edilmesi meşru olan hayvanlardan seçilmesi gerekir. Koç, sığır, deve gibi. Ancak tavuk, horoz, hindi, tavşan, geyik vb. hayvanlar normalde kurban olmadıkları gibi adak konusu da yapılmamalıdır.

“Üzerime oruç vacip olsun” diye adayan kimseye yalnız bir gün oruç tutmak gerekir. Miktarını belirlemeksizin, “bir çok günler oruç tutayım” diye adayan kimsenin, Ebu Hanife’ye göre on, Ebu Yusuf ve İmam Muhammed’e göre yedi gün oruç tutması gerekir.

“Filan kimseye şu kadar para adadım”, “filan türbeye şu mumu adadım ” veya “ filan zatın gelmesi için kurban keseceğim ” gibi sözler caiz değildir.

Adak kurbanının etini adayan, kendisi yiyemeyeceği gibi, eşi, usul ve füruu , yani annesi, babası, dede ve nineleri ile çocuk ve torunları da yiyemez. Bunu yoksullara tasadduk etmesi gerekir. Eğer yiyecek olurlarsa yediklerinin kıymetini tasadduk etmeleri gerekir.

Yapılan bir adak veya yemin kefareti yerine getirilmezse hakim tarafından yapılmasına zorlanamaz. Çünkü bunlar sırf diyanetle ilgili olup, yükümlünün kendisine yönelik bir vecibedir.[6]

Dipnotlar:

[1] al-i İmran, 3/35. [2] Meryem, 19/26. [3] Hac, 22/29. [4] Saf, 61/2. [5] Buharı, Eyman, 28, 31; Ebu Davud, Eyman, 19, Tirmizı, 2; Nesaı, Eyman, 27, 28; İbn Mace, Keffarat, 16. [6] Şü