Faizi Yasaklayan Hadis ve Ayetler | İslami Forum, Dini Forum, İslami Forum Sitesi

Faizi Yasaklayan Hadis ve Ayetler

Admin

Administrator
Yönetici
Admin
Katılım
Nis 14, 2019
Mesajlar
1,652
Tepkime puanı
76
Puanları
0
Faizi Yasaklayan Hadis ve Ayetler

539

Faiz hadisi ve ayetleri bize ne anlatıyor? İslam'da faizin yasaklanması ile ilgili hadis ve ayetler.
Bakara suresinde şöyle buyrulmaktadır:
 

Admin

Administrator
Yönetici
Admin
Katılım
Nis 14, 2019
Mesajlar
1,652
Tepkime puanı
76
Puanları
0
Faizi Yasaklayan Ayetler

Faiz yiyenler (kıyamet günü mezarlarından) ancak şeytan çarpmış kimselerin kalktığı gibi kalkarlar. Bu hal onların, "esasen alışveriş de faiz gibidir" demeleri yüzündendir. Halbuki Allah, alışverişi helal, faizi haram kılmıştır. Bundan böyle kim, Rabbinden kendisine gelen bir öğüt üzerine faizciliğe son verirse, geçmişte olanlar kendisine ve hakkındaki hüküm de Allah'a kalmıştır. Kim de yeniden faize dönerse işte onlar cehennemliktir, orada temelli kalacaklardır. Allah faizi mahveder, sadakaları bereketlendirir. Allah koyu nankör ve günahkar olan hiç kimseyi sevmez.

İman edip iyi işler yapan, namazı dosdoğru kılıp zekatı verenler var ya, onların mükafatları Rableri katındadır. Onlara korku yoktur, onlar üzüntü de çekmezler.

Ey iman edenler! Allah'tan korkun. Eğer gerçekten inanıyorsanız, mevcut faiz alacaklarınızın peşini bırakın, vazgeçin. (Bakara suresi, 275-278)


Yüce dinimiz, "karşılıklı fayda temin etmeye yönelik bir sözleşmede karşılıksız kalan herhangi bir fazlalık" demek olan faizi, bütün çeşitleriyle kesin olarak yasaklamıştır. Faiz yiyen kişi, başkasının malını karşılıksız olarak yemiş olur. Bilinen bir gerçektir ki para, bir değişim aracıdır. Onu alınıp satılan mal haline getiren ve hiç bir risk almadan gelir elde etme vasıtası olarak benimseyen kişiler faizci, buna imkan veren bütün muameleler de faiz muamelesidir. Durduğu yerde paraya para kazandırma birilerinin hoşuna gitse de toplumun aleyhine olan bu durum aslında iyi tahlil edildiği zaman uzun vadede toplumdaki emek-sermaye ilişkilerini altüst edeceği için bizzat faizcilerin de aleyhinedir. Hatta bu yolla para kazananları zehirli gıdalarla beslenenlere benzetmek mümkündür. Zehir tesirini gösterdiği an, yapılacak hiçbir şey kalmamış demektir.

Şu da bir gerçektir ki, dinimiz sermaye birikimini, faizle değil, ortaklık usulüyle sağlamayı öngörmektedir. Ortaklıkta sermaye faizsiz olacağı için maliyet ve enflasyon gibi kapitalizmin ürünü olan meseleler ortadan kalkacak, mülkiyete ortak olma tabana doğru yayılacak, ekonomik ve sosyal farklılaşmalar en düşük seviyeye inecek, sermayeye, yatırıma ve tabiı ticarete asla kötü gözle bakılmayacaktır.
 

Admin

Administrator
Yönetici
Admin
Katılım
Nis 14, 2019
Mesajlar
1,652
Tepkime puanı
76
Puanları
0
Faizcilik, para sahiplerinin tahakkümünü artırır ve toplumun düzen, hürriyet ve geleceğine müdahale etmelerine yol açar. İş ve yatırım yaparak değil, faizle gelir temin eden bir rantiye sınıfının oluşmasına zemin hazırlar. İnsanları çalışıp kazanmak ve üretim ile meşgul olmaktan uzak tutar. Bu da insanların birbirine iyilik etme duygularını söndürür. "Karz-ı hasen" yoluyla iyilik ve yardımlaşmayı ortadan kaldırır. Çıkar hırsını aşırı derecede kamçılar, hırslar keskinleştikçe kalbler katılaşır, toplumda yardımlaşma ve dayanışma yerine sömürme ve çatışma başlar.

Faiz yiyenlerin şeytan çarpmış gibi mezarlarından kalkacaklarının belirtilmesi, faiz yemenin ne kadar fena olduğunu anlatmaktadır. Faizcilik yaparak fakir kimseleri sömürenler, şeytanlaşmış insanlardır. Bütün güzel insanı duygular faizcilerin içinden silinir ve bunlar şeytan gibi sadece maddeye tapan, maddı menfeat peşinde koşan ve şeytanlıklarını tatmine çalışan acımasız yaratıklar halini alırlar. Zaman zaman içlerinde doğacak her hayırlı istek, onları şeytan çarpmışcasına sarsar ve bu tür arzuları bir şekilde kendi içlerinde boğmaya çalışırlar. Aslında bu faizci rantiye sınıfı günlük hayatlarında da çarpılmış gibidirler. Tenbellik içinde yatar, rahat ve hızlı bir şekilde uyanamaz, hemen kalkamaz, çoğu kere yataklarında şeytan çarpmış gibi saatlerce gerneşir, ağzını yüzünü buruşturur, sonra da sendeleye sendeleye kalkarlar. Bütün hayatları faiz düşüncesi ve dedikoduları ile geçer, düştükleri zaman da bellerini kolay kolay doğrultamazlar.

ayet-i kerıme, onların bu çarpılmış hallerinin sebebini, "esasen alışveriş de faiz gibidir" diye, meşru ve makul bir kazanç yolu olan ticareti, kendi çarpık ve haksız kazanç yollarına, faize benzetmeleri, böyle ters bir kıyasla yaptıklarını savunmaya kalkmaları olarak göstermektedir. Dikkat edilirse faizciler, "faiz de alışveriş gibidir" demiyorlar, "alışveriş de faiz gibidir" diyorlar. Yani iktisadı hayatın asıl yolunun faiz olduğu, ya da "faizsiz bir ekonominin düşünülemeyeceği" varsayımını öne sürüyorlar. Onların bu mantıkları bile, şeytan çarpmış bir kafa ve gönül yapısına sahip olduklarını göstermektedir. Halbuki "Allah alışverişi helal, faizi haram kılmıştır." Helal ile haramı ters yüz edip haramı asıl, helali ona benzer göstermek ne büyük bir çarpıklıktır. Ekonomik düzenleri bu çarpık anlayışa dayanan toplumların istikrarsızlığı herhalde çok tabiı bir neticedir.
 

Admin

Administrator
Yönetici
Admin
Katılım
Nis 14, 2019
Mesajlar
1,652
Tepkime puanı
76
Puanları
0
Faiz aslında faizcilerin sandığı gibi malı da arttırmaz. Görüntüye aldanmamak gerekir. "Allah faizi mahveder, sadakaları bereketlendirir." Faiz, mal üretecek hayatları adeta bir kurt gibi yer bitirir, sonuçta sermayelerin de batmasına sebep olur. Sadakalar ise, ecir, hayat ve bereket kaynağı olur. O halde "İman edip iyi işler, salih ameller yapanlar ve özellikle namazlarını doğru dürüst kılıp zekatlarını veren kimselerin her zaman Rabbleri katında ecirleri vardır. Bunlara gelecek bir korku olmadığı gibi herhangi bir kayıptan dolayı mahzun da olacak değillerdir." Müslümanlara Allah'tan korkmak ve onun azabından korunmak yaraşır. Bunun tabiı neticesi de, henüz alınmamış faiz varsa, ondan vazgeçmek, onu terketmektir. ayet–i kerıme, böyle bir davranışı, gerçek mü'min olmanın göstergesi saymaktadır. İmanda olgunluk, onun gereğinin yerine getirilmesini gerektirir.

Nevevı'nin buraya almadığı ayette ise, "eğer böyle yapmazsanız" yani Allah'tan korkmaz, faizin haram olduğuna inanmaz veya inanır da terketmezseniz, "O zaman Allah ve Resulü tarafından size savaş açılmış olduğunu biliniz. Eğer tövbe ederseniz, sermayeleriniz sizindir" buyurulmaktadır. Şurası da bir gerçektir ki Kur'an dilinde 'Allah ve Resulü'nün harbi' ifadesi, bazan gerçekten savaş anlamında, bazan da günahın büyüklüğünü ve zararını anlatmak maksadıyla uyarı yerinde mecaz olarak kullanılır. Burada bu iki yorumla ilgili görüşler ileri sürülmüştür. Anlaşılan odur ki, faizcilik yapanlar, maddı veya manevi anlamda ilahı savaştan yakalarını kurtaramayacaklardır.

Bu ayetlerden önce, "Ey iman edenler! Kat kat katlanmış olarak faiz yemeyin" (al-i İmran suresi, 130) ayeti nazil olmuş bulunması ve bu ayetlerin de hicretin sekizinci yılında gerçekleştirilen Mekke fethi sıralarında inmiş olması, faizin ortadan kaldırılması için tedricı bir usulün ve toplumda belli bir gelişmişliğin sağlanmış olmasının gerektiğini göstermektedir. Bu durum, mükemmel bir toplum düzeni ortaya koyamayan milletlerden faizciliğin kalkmayacağı anlamına gelir. Hangi toplumda da faizsiz yaşanamayacağı kanısı yayılmaya ve faizi meşru göstermek için çareler aranmaya başlanırsa, orada çözülme, çöküntü ve Cahiliye devrine dönüş başgöstermiş demektir.

Unutulmamalıdır ki, Allah katında alışveriş, "alışveriş" olduğu için helal; faiz de "faiz" olduğu için haramdır. İçine faiz karıştırılarak yapılmış alışverişler de fasittir. Zira "haram ile helal karışınca haram öne geçer."

Özetle yorumlamaya çalıştığımız bütün bu ayetler, faiz yasağının gerçekten son derece şiddetli bir yasak olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Konu ile ilgili hadislere gelince, hakikaten meşhur ve sayısal olarak çok hadis bulunmaktadır. Önceki konuda geçen Ebu Hüreyre'nin rivayet ettiği, "Yedi helak ediciden kaçının" hadisi de bunlardan biridir.
 

Admin

Administrator
Yönetici
Admin
Katılım
Nis 14, 2019
Mesajlar
1,652
Tepkime puanı
76
Puanları
0
Faizi Yasaklayan Hadis

İbni Mes'ud radıyallahu anh şöyle dedi:

Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem faiz alana da verene de lanet etti. (Müslim, Müsakat 105-106; Tirmizı, Büyu’ 2. Ayrıca bk. Buharı, Büyu’ 24, 25, 113; Ebu Davud, Büyu’ 4; İbni Mace, Ticarat 58)

Tirmizı ve diğer muhaddisler, "şahitlerine ve katibine de" kelimelerini ilave ettiler.

Hadisi Nasıl Anlamalıyız?
Önceki konuda "yedi helak edici"den biri olduğunu gördüğümüz faiz ve yukarıdaki ayetlerden "Allah ve Resulünün harb ilan ettiği bir günah" olduğunu öğrendiğimiz faizcilik, Resul-i Ekrem Efendimiz'in lanet ettiği hususlar arasında yer almaktadır. Bu üç tesbit, herşeyden önce konuya ait yasağın son derece şiddetli olduğunu göstermektedir.

Peygamber Efendimiz, toplumun inanç, iktisad ve ahlak düzenini altüst eden, kişi ve toplumları anarşi ve felakete sürükleyen faizi yiyen ve yedirenlerin, Allah'ın rahmetinden uzak kalmalarını dilemek yani onlara lanet etmek suretiyle işin ne kadar ciddı olduğunu gözlerimiz önüne sermektedir. Bilinen bir gerçektir ki faiz, vahye dayalı bütün dinlerde haramdır. Bütün şeriatlar onu ortaklaşa yasaklamıştır.

Öte yandan Allah Teala faizciden başka hiç bir asi ve günahkara kitabında harb ilan etmemiştir. Yine Peygamber Efendimiz, "Her kul öldüğü hal üzere diriltilir" buyurduğuna, yukarıdaki ayette de faiz yiyenlerin şeytan çarpmış gibi mezarlarından kalkacakları bildirildiğine göre faizcilik insanın kötü bir şekilde ölmesine (su–i hatime) sebep olmaktadır. Faiz yemek, faizcilik yapmak demektir. Faiz anlaşma ve akitlerden doğduğuna göre, bunun iki tarafı olduğu gibi şahitleri ve yerine göre katibi, yazıcısı veya noteri de bulunacaktır. Hatta banka, mafya, tefeciler vs. gibi yasal veya yasal olmayan kurumları da olacaktır.

Tirmizı ve diğer hadisçilerin rivayetlerinde yer alan "şahitlerine ve katibine de" ilavesine göre, hem şahıs olarak tefeciler hem de bu işe aracılık yapan kurum ve kuruluşlar ile oralarda faiz işlemlerini yönlendiren, kaydeden, şahitlik eden herkes Peygamber Efendimiz'in lanetinden paylarını almışlardır. Efendimizin lanetinin kapsamını bu ölçüde geniş tutması, İslam toplumunda faizciliğe yer olmadığını, kimsenin ona ne alan-veren olarak ne de şahit ve katip olarak bulaşmaması gerektiğini en yüksek perdeden anlatmak için olsa gerektir. Çünkü toplumun bütün kesimlerine zararı muhakkak olan bir işlemin, hiç bir şekilde yanında olmamak herkesin o topluma karşı görevidir. Bunun bilincinde olmayanlar ya da bile bile bu zararın yaygınlaşmasına yardımcı olanlar ise, elbette laneti haketmişlerdir.

Hadisten Öğrendiklerimiz
1. Şiddetle yasaklanmış olan faizi almak da vermek de Peygamber Efendimiz tarafından lanetle karşılanmıştır.

2. Faiz muamelesine şahitlik ve katiplik yapanlar da bu lanete muhataptırlar.

3. Faizci kurum ve kuruluşlarda çalışmamaya özen göstermek gerekir.

4. Faizden kurtulamamış bir ekonomi, şeytan çarpmış bir ekonomidir. Sonu maddı manevı tam bir felakettir.

5. İslam, ticaret, yardımlaşma ve karz-ı hasen üzerine kurulu bir iktisadı düzeni öngörür.

Kaynak: Riyazüs Salihin, Erkam Yayınları