SÜMER'LER | İslami Forum, Dini Forum, İslami Forum Sitesi

SÜMER'LER

ASİ

ASi
Üye
Katılım
Nis 16, 2019
Mesajlar
870
Tepkime puanı
227
Puanları
0
Konum
izmir
Yazının başlarında açıklandığı gibi, Sümer uygarhğma sahip çık-mak, Sümercenin en eski Türk dili olduğunu gösteren kanıtları sırala-mak, hem çok güç, hem de çok kolaydır. Güçlüklerin başında aradaki altmış asırlık zaman gelir. Kolaylığın nedeni ise, Türkçenin, sözcük asıl-larım, kurallarını koruma özelliğidir. Sümer ülkesinde bir tanrıça adı olan "Ubil-tştar" sözcükleri, Türkçenin çok önemli bir özelliğinin ashm hemen açıklamaktadır. "İş-tar", "emek-tar" gibi "iş" sözcüğüyle kurul-muş bir Tanrıça adıdır. "Ubil" ise "kudretli" demektir. Bugünkü "ye-terlik, iktidar" eyleminin aslı da "-u-bil-"dir. Yap-a-bil-mek, eskiden yap-u-bil-mek" biçimindeydi ve "u" sesi "iktidar" anlamını veriyordu, "bil-" kökü de bugün de kullanılan "bil-mek"tir. "Ubil-Iştar", "mukte-dir îştar" anlamıyle Tanrıça adı olarak Sümercede, görevine uygun ne güzel kullanılmıştır.

Buna benzer, Sümercedeki pek çok örnekten birkaçını sıralamakta yarar vardır: Sümerce: Dingir, öteki Türk lehçelerinde, Tengri, Türkiye Türkçesinde Tanrı, Yakutçada: Tangara; Sümercede: E-dingir-ra = Tanrı evi, ka-dingir-ra8 = tanrı kapısı" demektir. Sümerce: ka, "ağız, kapı, menşe" demektir. "Ka-pirig = ka berg = kuvvetli ağız = sihirbaz" demektir. "Ka" sözcüğü, anlam gelişmesiyle, Kas dilinde olduğu gibi, Uygurcada da "akraba"' anlamı da vermektedir: "Kadaş = Ka-daş" sözcüğünde olduğu gibi. Sümercede: ab, e = Türkçede: ab, eb - ev" demektir. Sümercede: "a" "su" anlamı vermektedir, "su" için ayrıca "sıv" sözcüğü de vardır. Yakutçada da "ü", "su" demektir. Bütün bu "su" kavramına bağlanabilen sözcükler (göz yaşı, ağlamak ve "yuğ" töreni gibi) Orhun Yazıtlarmdaki "ı" ve Uygurcadaki "ıg" köküyle açık-lanır, aslı: ıd; ödle /öğle gibi. Sümerde: ama, Çuvaş ve Yakutçada "ama", Türkiye Türkçesinde "ana, eme" sözcükleri "anne" demektir. Sümer-cede: baba, Kas dilinde: baba, Uygurcada: baba, Türkiye Türkçesin-deki gibi "büyük şeyh, dede" anlamlarıyle de kullanılır. Sümercedeki Ur-baba, za-baba gibi. Sümercede: ad, bütün Türk lehçelerinde, "ata" demektir. Uygurcada "ada" biçimiyle geçer. Sümercede: diş, Türk leh-çelerinde = dişi, Sümercede: kiş, Türk lehçelerinde kişi sözcüklerinde, ikinci heceyi oluşturan -i'lerin kökeni açıkça görülmektedir. Sümercede: igi = göz, sag=kafa (Lugal saggisi=sag-giş-i, = kafalı kişi, akıllı kişi: Türkçede de sak-al, sak-la-mak, sak-m-mak, sak-ak, sak-ağı" aynı söz-cükten türemiştir. Ayrıca "sak kişi = zeyrek, zeki kişi" anlamında Ana-dolu'da kullanılmaktadır. Sümercede: dag, Türkçede: dağ, ancak söz-cük Sümercede "taş" anlamım verirken zamanla Türk lehçelerinde "taş-lardan oluşan" anlamıyle "dağ" kavramına kaymıştır. Sümercede "dağ" kavramım ise "kur" sözcüğü vermektedir ki, ashnda "şişkin" anlamıyle "karın" demektir, "kar-m" sözcüğünün aslı da "kur"dur. "kur-sak, kursak, iç-kur", "kur-daş = kar-daş" sözcüklerinde bu kök bulunduğu gibi "kur-mak, kur-ul-mak" eylemi de aynı köktendir. Sümercede bu kökten "kur-sak" sözcüğü de vardır. Sümerce: din, "can" demektir. Bu kök Türkçede "din-len-mek = canlanmak" sözcüğünde görülür. Uygur-da "tın-lı-lar", "canlılar" demektir. Sümerce: gim, Türk lehçelerindeki "kimi = kimin=gibi" anlamları verir. Sümerce: ay, gökteki ay'dır,

Meslek adlarından bazıları bugünkü Türkçe ile kolay açıklanır: uşan-du — kümes hayvanları yetiştiren demektir, uşan = uçan, kuş de-mektir, du = tutan, "dutan" yetiştiren anlamını verir: i-şur = yağ çıkarıcı, i = su anlamından, yağ; anlamına kaymıştır, şur: sormak, sorup çıkarmak, ezmek" demektir, Çuvaşea "Şur-", "sıkmak, sormak' demektir, dup - sar: kâtip, dup = tablet, dip; sar = yaz-mak demektir. Yakutçada da "sar" yazmak anlamım verir. Üstelik Türkçedeki "yaz" kökü de "s- /y-, -r /-z" değişimiyle aynı köktür. Sümerce "aş-kap", "ayaklabı" demektir ki "ayak" sözcüğünün Sümercedeki kökü (as /az) olmalıdır, çünkü "ayak" sözcüğü türemiş bir sözcüktür ve başka Türk lehçelerinde (az-ak, ad-ak, ur-a) biçimleri de vardır. "Kap" sözcüğü de bilinen "kap"dır ve aynı anlam, aynı düşünceyle, aynı uygulama düzeniyle bugünkü Türkçede de "ayağın kabı" olarak "ayakkabı" biçi-minde yaşamaktadır.

Sümercedeki önemli sözcüklerden biri de tarımda kullanılan "apin = sapan" sözcüğüdür. Yakutçada "süt" sözcüğünün "üt" oluşu gibi, öteki Türk lehçelerinde "sapan" olan sözcük, Sümercede, Yakutçada olduğu gibi önsesi "s-"yi kullanmayarak "apin" olmuştur. Sümercede "apşin" ise "sapan izi" demektir. Bugün Reyhanlı'daki "Afşin" ırmağı "sapan izi" anlamına bağlanabilir. Sümerce: id "nehir" anlamı verir, bu kök, td-igle = Dicle, îd-buranın=Fırat, îd-il gibi nehir adlarında görülür.

Sümercede "giş", "agaç" anlamım verir ki, Türk lehçelerindeki "ıgaç = ağaç" sözcüğüne bağlamr. Ötüken Yış = Ötüken Ormanı da aynı sözcükle bağlantılıdır. Sümerce: şe-giş = ağaç suyu = ağaç yağı" demektir ve "susam yağı" anlamında kullanılmıştır. Sümerce: di, "söz, hüküm" demektir, di-mek sözcüğü ile ilgilidir, "di-kut = söz kesen, hakim" anlamım verir aynı zamanda "kesin, kutlu, mukaddes söz" demektir. Görülüyor ki Sümerce ile Türkçe arasında yapılabilecek karşılaş-tırmalar böyle bir yazıya sığmayacak kadar uzayıp gidebilecektir.

Sümer atasözleri de Türk atasözlerinin hemen hemen aynıdır9 Sümer'lerden, Gud'lardan, Kaş'lardan kalan metinlere, bütün dünya dilci ve tarihçilerinin önemle eğilmeleri gerekir. Çünkü, Türkler, Kuzey Asya'dan Güney Mezopotamya'ya inerken çeşitli uluslarla ilişki kura kura göç etmişlerdir. Bu ilişkilerin izleri eski Mezopotamya metin-lerinde, özellikle Türk metinlerinde saklıdır. Bu ilişkilere göre tarihin başlangıcından beri, Sümer'lerle aynı çağlarda kendi özelliklerine göre Iran, Hint-Avrupa, Anadolu ve Çin uygarlıkları da vardı. Sümer dilinin bu kadar mükemmel olması, bu kadar mükemmel kavramları anlatabilmesi için, yazı olmadan da, en az İ.Ö. beş bin yıl-larında da Sümercenin var olması gerekir. Sümer, Gud, Guz metinle-rindeki izlere göre, öteki uluslrın tarihi de bu kadar eskilere gider.

Ayrıca Anadolu'da özellikle Doğu, Orta Anadolu'da Mezopotam-ya'ya inen Türklerin bir kısmının yerleşmiş olabileceğini de dikkate almak gerekir. Sümer'lerin Ku-baba" tanrısına Anadolu'da da (Sard'da = Salihli'de) rastlamak anlamlıdır. Etilerden önceki Proto Hattilerin dilinin de bitişken "=agglutinant" olması önemlidir. Ayrıca bugünki Kütahya kentinin adının eskiden "Kutiun=Kut" oluşu da dikkatle iz-lenmelidir. Çankırı'nın eski adı da Kengir'dir. Aynı ad Doğu Anadolu'-da, Kafkasya'da da vardır ve Sümer Ülkesi de aynı adı taşıyoıdu. Dil verileri, tarihin saklı gerçekleri için sağlam kanıtlardır. Çünkü hiç bir sözcük kökü, eskilere daya:imadan yaratılamaz.

Nitekim bugün "Hazar denizi" denen büyük gölün Latince adı-:an "Caspium" oluşu bile, Kaş'ların yaşama alanlarını ve göç yerlerini göstermektedir. "Caspium" sözcüğünde "epenthese olayı vardır,"-p-sesi sözcüğün aslından gelmemektedir. Kaspium denizinin bir adı da Kasar (Kas-ar)dır. Kafkasya adınında da Kas sözcüğü ile ilgili olduğu şöylenebilir. Dil verilerinin yol göstericiliğiyle, başlangıçtan günümüze doğru, Sümer (Subar), Gud(kut), Guz(Kas) uygarlıklarının halka halka geliş-mesi, eski Mezopotamya'daki Türk varlığının büyük önemini göster-mekte ve Türk tarihinin başlangıcı sorununu aydınlatmaktadır. isa'dan önceki çağların tarih ve dil verilerinin ışığında, bazı boy, soy adlarım açıklamak oldukça kolaylaşmıştır. Bu tür özel adların ba-şında "Oğuz" sözcüğü gelir.