- Katılım
- Nis 18, 2019
- Mesajlar
- 314
- Tepkime puanı
- 43
- Puanları
- 0
İsa Aleyhisselamın, Hz İsa Peygamberin Hayatı
İsrailoğullarına gönderilen ve Kuranı kerimde ismi bildirilen peygamberlerden birisidir. Peygamberler arasında en yüksek mertebelerde olan ve kendilerine Ülülazm denilen altı peygamberin beşincisidir. Annesi hazret-i Meryem’dir. Allahü teala onu babasız yarattı. Kudüs’te doğdu. Otuz yaşında peygamber oldu. Kendisine İncil adlı kitap gönderildi. Otuz üç yaşında diri olarak göğe kaldırıldı. Kıyamete yakın yeryüzüne tekrar inecektir.
Hazreti İsa aleyhisselamın annesi Meryem Hatun, Süleyman aleyhisselamın neslinden saliha ve temiz bir hanımdı. Hazret-i Meryem, on beş yaşına geldiği zaman, Yusuf-i Neccar isminde biriyle nişanlanmıştı. Fakat onunla evlenmeden Allahü teala, hazret-i Meryem’e babasız olarak bir çocuk vereceğini müjdeledi.
Hazret-i Meryem, Allahü tealanın emri ve kudretiyle İsa aleyhisselama hamile oldu. Bundan bir müddet sonra, normal olarak hamilelik halleri görülmeye başlandı. Bu halleri gören İsrailoğulları, dedikodu yapmaya başladılar. Çeşit çeşit iftirada bulunup akla gelmeyecek, ağıza alınmayacak şeyler söylediler. Bu dedikodulara tahammül edemeyen hazret-i Meryem, Kudüs’ün 10 km kadar güneyindeki sakin bir kasaba olan Beyt-i Lahm’e çekildi. Her şeyin Allahü tealanın takdîri ve dilemesiyle olduğunu düşünerek, insanların kendi hakkındaki sözlerine sabretti.
Hazreti İsa aleyhisselamın doğumu yaklaştığı sırada, bulunduğu yerin bahçesinde yürürken kurumuş bir hurma ağacının altına geldi. Doğum sancıları şiddetlendiğinden bu ağaca yaslandı. Yaslandığı kuru hurma ağacı yeşillendi. Mevsim kış olduğu halde meyve verdi. Ayağının altında küçük bir su kanalı akmaya başladı. Bu hal, hazret-i Meryem’i tesellî etti. Bu sırada hazret-i İsa dünyaya geldi. İsa aleyhisselam doğduğu zaman, doğudaki ve batıdaki bütün putlar yıkılıp, yere döküldü. Şeytanlar bu duruma şaştılar. Nihayet büyükleri olan İblîs, onlara İsa aleyhisselamın dünyaya geldiğini haber verdi. O doğunca gökte büyük bir yıldız göründü.
Hazret-i İsa’nın doğduğunu öğrenen İsrailoğulları, Beyt-i Lahm’e geldiler. Hazret-i Meryem’in kucağında yeni doğmuş çocuğu görünce; “Ey Meryem! Bu nedir? Gerçekten çok çirkin bir iş yapmış olarak geldin. Sen pek genç, fakat kocası olmayan bir kız olduğun halde bu çocuğu nereden aldın? Bu ne acayib ve ne şaşılacak bir haldir?” dediler. Hazret-i Meryem, bütün söylenilenleri sabırla dinledi. Hiç cevap vermedi. Ancak; “İşin hakîkatini size o haber versin. Siz onunla konuşun. Ondan sorup anlayın!” manasına kundakta bulunan hazret-i İsa’yı işaret etti. Onlar, kundaktaki çocuğun konuşamayacağını söyleyince, kundakta bulunan hazret-i İsa elini kaldırarak cevap verdi ve dedi ki: “Ey cahiller! Benim yüksek şanıma taarruz etmeyiniz ve annemi ayıplamayınız. Muhakkak ki ben, Allahü tealanın kuluyum. O, bana kitap verip, beni peygamber kılacaktır. Her nerede olsam beni mübarek kıldı ve hayatta olduğum müddetçe namaz kılmamı ve zekat vermemi emretti. Beni anneme hürmetkar kıldı... Doğduğum günde, öleceğim günde ve diri olarak kabrimden kaldırılacağım günde selam benim üzerimedir.” dedi. Hazret-i İsa’nın kundakta konuşmasına hayret eden İsrailoğulları, dillerini yutmuş gibi oldular. Hiçbir şey söyleyemediler. Buna rağmen dedi-kodu yapmaktan, çeşit çeşit iftiralarda bulunmaktan da geri durmadılar.
İsrailoğullarına gönderilen ve Kuranı kerimde ismi bildirilen peygamberlerden birisidir. Peygamberler arasında en yüksek mertebelerde olan ve kendilerine Ülülazm denilen altı peygamberin beşincisidir. Annesi hazret-i Meryem’dir. Allahü teala onu babasız yarattı. Kudüs’te doğdu. Otuz yaşında peygamber oldu. Kendisine İncil adlı kitap gönderildi. Otuz üç yaşında diri olarak göğe kaldırıldı. Kıyamete yakın yeryüzüne tekrar inecektir.
Hazreti İsa aleyhisselamın annesi Meryem Hatun, Süleyman aleyhisselamın neslinden saliha ve temiz bir hanımdı. Hazret-i Meryem, on beş yaşına geldiği zaman, Yusuf-i Neccar isminde biriyle nişanlanmıştı. Fakat onunla evlenmeden Allahü teala, hazret-i Meryem’e babasız olarak bir çocuk vereceğini müjdeledi.
Hazret-i Meryem, Allahü tealanın emri ve kudretiyle İsa aleyhisselama hamile oldu. Bundan bir müddet sonra, normal olarak hamilelik halleri görülmeye başlandı. Bu halleri gören İsrailoğulları, dedikodu yapmaya başladılar. Çeşit çeşit iftirada bulunup akla gelmeyecek, ağıza alınmayacak şeyler söylediler. Bu dedikodulara tahammül edemeyen hazret-i Meryem, Kudüs’ün 10 km kadar güneyindeki sakin bir kasaba olan Beyt-i Lahm’e çekildi. Her şeyin Allahü tealanın takdîri ve dilemesiyle olduğunu düşünerek, insanların kendi hakkındaki sözlerine sabretti.
Hazreti İsa aleyhisselamın doğumu yaklaştığı sırada, bulunduğu yerin bahçesinde yürürken kurumuş bir hurma ağacının altına geldi. Doğum sancıları şiddetlendiğinden bu ağaca yaslandı. Yaslandığı kuru hurma ağacı yeşillendi. Mevsim kış olduğu halde meyve verdi. Ayağının altında küçük bir su kanalı akmaya başladı. Bu hal, hazret-i Meryem’i tesellî etti. Bu sırada hazret-i İsa dünyaya geldi. İsa aleyhisselam doğduğu zaman, doğudaki ve batıdaki bütün putlar yıkılıp, yere döküldü. Şeytanlar bu duruma şaştılar. Nihayet büyükleri olan İblîs, onlara İsa aleyhisselamın dünyaya geldiğini haber verdi. O doğunca gökte büyük bir yıldız göründü.
Hazret-i İsa’nın doğduğunu öğrenen İsrailoğulları, Beyt-i Lahm’e geldiler. Hazret-i Meryem’in kucağında yeni doğmuş çocuğu görünce; “Ey Meryem! Bu nedir? Gerçekten çok çirkin bir iş yapmış olarak geldin. Sen pek genç, fakat kocası olmayan bir kız olduğun halde bu çocuğu nereden aldın? Bu ne acayib ve ne şaşılacak bir haldir?” dediler. Hazret-i Meryem, bütün söylenilenleri sabırla dinledi. Hiç cevap vermedi. Ancak; “İşin hakîkatini size o haber versin. Siz onunla konuşun. Ondan sorup anlayın!” manasına kundakta bulunan hazret-i İsa’yı işaret etti. Onlar, kundaktaki çocuğun konuşamayacağını söyleyince, kundakta bulunan hazret-i İsa elini kaldırarak cevap verdi ve dedi ki: “Ey cahiller! Benim yüksek şanıma taarruz etmeyiniz ve annemi ayıplamayınız. Muhakkak ki ben, Allahü tealanın kuluyum. O, bana kitap verip, beni peygamber kılacaktır. Her nerede olsam beni mübarek kıldı ve hayatta olduğum müddetçe namaz kılmamı ve zekat vermemi emretti. Beni anneme hürmetkar kıldı... Doğduğum günde, öleceğim günde ve diri olarak kabrimden kaldırılacağım günde selam benim üzerimedir.” dedi. Hazret-i İsa’nın kundakta konuşmasına hayret eden İsrailoğulları, dillerini yutmuş gibi oldular. Hiçbir şey söyleyemediler. Buna rağmen dedi-kodu yapmaktan, çeşit çeşit iftiralarda bulunmaktan da geri durmadılar.